Ayşegül Eliaçık Güdük - Çevirmen
İnternet üzerinden yapılan kitap satışlarının son yıllarda artış göstermesi ve dijital kitapların yaygınlaşması ile oturduğumuz yerden kalkmadan kitap seçer olduk. Peki, hep beraber son hız dijitalleşmeye doğru giderken çocuklarımız ne durumda hiç düşünüyor muyuz? Sizce bu durum onların hayal güçlerinin önüne geçmiyor mu?
Bana göre kitapçıları ve kütüphaneleri gezerek kitap kokuları eşliğinde kitapların arasında kaybolmanın yeri her zaman başkadır. Bu yıl, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ‘58. Kütüphane Haftası’na özel “Çocuk ve Sanat” programında çok keyifli etkinlik seçenekleri mevcuttu. Böyle özel haftalarda, okulların çocukları bu tarz etkinliklerle tanıştırması, yönlendirmesi son derece önemliyken, bu faaliyetlerin sadece okulla sınırlandırılmasının yetersiz kaldığı, çocuklarımızı okul dışında da sosyalleştirebilmenin ebeveynlere bağlı olduğu görüşündeyim.
Peki, nasıl mı? Dijital dünyanın zararları da olduğu bilinciyle, nimetlerinden yararlanarak, tek tuşla ayağımıza kadar gelen hizmetleri değerlendirerek.
Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin veya çeşitli platformların internet sitelerinde yer verilen etkinlik duyurularını takip ederek birçok faaliyete hem kendimiz hem de çocuklarımız için katılabiliriz. Üstelik yalnızca etkinliklere katılmakla kalmaz, gezdiğimiz şehrin tarihini ve kültürünü de öğrenmiş oluruz.
Acaba dünyanın dört bir yanından gelen yüzbinlerce insandan iyi tanıyoruz muyuz yaşadığımız şehri? Yanı başımızdaki hazinenin güzelliklerinden, izlerinden bihaber yaşamayı hak etmiyor bu şehir. Bursa’yı tanımak, hissetmek, onun kuytularına girmek; bu şehrin kültürü ve tarihiyle harmanlanmaktır.
MEDRESEDEN KÜTÜPHANEYE
58. Kütüphane haftasına özel çeşitli kütüphanelerde farklı etkinlikler düzenlendi. ‘Lala Şahin Paşa Çocuk Kütüphanesi’ de bunlardan biriydi. Burasının medreseden kütüphaneye dönüştürülmüş olması oldukça ilgi çekici ve önemli bir ayrıntı. O nedenle kütüphane sürecine geçmeden önce, kaynaklardan edindiğim bilgiler ışığında bu medresenin tarihine değinmek istiyorum.
Lala Şahin Paşa (Hisar) Medresesi’nin en önemli özelliği, Osmanlı hanedanından olmayan bir kişi tarafından yaptırılan ilk medresedir. Kale içinde Ortapazar Caddesi üzerinde bulunan medrese, Orhan Gazi ve Murad Hüdavendigar’ın kumandanı Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa tarafından, 1339 tarihinde savaş ganimetleriyle yaptırılmıştır. Bir bahçe içinde yer alan medrese, Selçuklu medreseleri plan şemasını hatırlatmaktadır. Medrese kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilmiş olup; giriş bölümü, eyvan ve odalardan oluşmaktadır. Duvarları kefeki taş ve tuğla ile örülmüş olan medresenin üzeri kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Medresede sekiz oda bulunmaktadır. Bir manastıra benzeyen bu yapıda Bizans dönemine ait sütun başlıkları da kullanılmıştır. Kubbeli odanın içinde yer alan süslemeler dikkat çekicidir. 1906 yılında 35 öğrencisi olan medresenin cumhuriyet dönemine kadar hizmet verdiği sanılıyor.
Medreseler sayesinde, orta ve yüksek seviyelerde ihtiyaç duyulan eğitim ve öğretimin verilmesi amaçlanmıştır. Özellikle Osmanlı Devleti’nde verilen medrese eğitimleri sayesinde pek çok bilim insanı ortaya çıkmıştır. İslam dünyasında cami dışında, eğitim ve öğretime tahsis edilen müesseselerin en önemlisi medresedir.
Medreseler mimarileri bakımından camilerle örtüşse de, onları camilerden ayıran nokta, sadece eğitim ve öğretim için yapılmış olmalarıdır. Verilen eğitimin ihtiyaçlarına, vakfedenlerin özel isteklerine ve iklim şartlarına göre şekillenmişlerdir. Coğrafi şartlar ve iklim koşulları mimariyi etkileyen hususlardandır. İklimi sert olan bölgelerde kapalı avlulu planlar tercih edilmiştir. Bu nedenle Lala Şahin Paşa Medresesi’nde, Anadolu Selçuklu devrinin kapalı avlulu geleneğini görmekteyiz.
Osmanlı döneminde medreselerin sayısında ciddi bir artış görülmüştür. Bunun sebebi devlet için gerekli görülen eğitimli insan gücünün oluşturulmaya çalışılmasıdır. Medreseler, kuruluş döneminden Tanzimat’a kadar, ülkenin bilim ve adalet alanında önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Fakat her dönemin kendine özgün ihtiyaçları, farklı estetik ve mimari anlayışları nedeniyle medreseler zaman içerisinde farklılık göstermeye başladı. Batıdaki gelişmelere ayak uyduramayan medreseler, Tanzimat sonrasında gelişmeyi engelleyen kurum haline gelmiş ve 3 Mart 1924 yılında çıkarılan “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile kapatılmışlardır.
İLK KÜTÜPHANE
Lala Şahin Paşa Medresesi’nin yıllar içinde kütüphaneye dönüştürülmesi, akıllara şu soruları getirebilir. Geçmiş yılların Bursa’sında kütüphane bilinci nasıl doğdu? Bursa’da ilk kütüphane ne zaman ve kim tarafından kuruldu?
Esas konumuzdan çok uzaklaşmadan kütüphane geçmişine şöyle bir göz attığımızda; Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa’nın önemli coğrafi konumunun ve tarihi - kültürel açıdan zengin bir şehir olmasının Osmanlı için büyük bir şans olduğunu görüyoruz. Bu nedenledir ki Bursa, Osmanlı’nın sosyal ve ekonomik anlamda gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır. Bu durum, asırlarca Bursa’yı olumlu yönde etkileyerek bu şehri çok özel bir konuma getirmiştir.
Bursa’da medreselerin inşa edilmesiyle birlikte, ilim adamlarının ve halkın kitaplarla olan ilişkisi zorunlu olarak olumlu yönde artmıştır. Dolayısıyla kitaplar zaruri ihtiyaç haline gelmiştir. Kitapların sonraki devirlere korunarak sağlıklı bir şekilde aktarılmasında en önemli kurumlar hiç şüphesiz kütüphanelerdir. Bir süre sonra biriken kitaplarla özel veya vakıf kütüphaneleri oluşturulmuştur.
Bilindiği kadarıyla Bursa’da kitaplarını vakfederek bir vakıf kütüphanesi tesis eden ilk şahıs Osman Gazi’nin silah arkadaşlarından olan Aykut Alp’in torunu, Karaalizâde Timurtaş Paşa’nın oğlu Umur Bey’dir. Bursa’da vakfedilen kitaplarla camilerde oluşturulan kütüphanelerin en önemlisi Ulucami kütüphanesidir. Kitaplarını vakfederek kütüphane oluşturan önemli bir şahıs da Cizyedarzâde Hüseyin Ağa’dır. Nakşibendî dergâhında bir kütüphane tesis etmiştir. Bu dergâh daha sonra medreseye dönüştürülmüş ve Haraççıoğlu Medresesi olarak adlandırılmıştır.
Yukarıda verilen bilgilerin yanı sıra Bursa’da kitaplarını vakfeden, kütüphane oluşturulmasında emeği geçen çok sayıda önemli isim vardır. Osmanlı devrinde ilk büyük saray kütüphanesinin, Sultan Orhan'ın Bursa'da kurduğu zengin kütüphane olduğu bilgisini küçük bir detay olarak paylaşmak isterim. Bu kütüphane 1402'de Timur işgali esnasında yanmıştır.
BİR ÇOCUK KÜTÜPHANESİ
Kütüphane Haftasına özel etkinlikleri biraz araştırdığımızda karşımıza çıkan Lala Şahin Paşa Kütüphanesi bizde bu kadar eskiye gitme isteği yaratıyorsa, kim bilir bu kütüphanenin kapısından içeri girdiğinizde sizde hissettireceği yaşanmışlık ve merak duygusu nasıl olacak? Uzun yıllar harabe halde iken, 1969 yılında Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından onarılarak kütüphaneye dönüştürülen bu tarihi yapı, 2009-2010 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore ettirilmiştir. Büyükşehir Belediyesi tarafından gerekli bakım ve onarımların tamamlanmasının ardından, 2012 yılında Lala Şahin Paşa Çocuk Kütüphanesi olarak hizmete girmiştir. Lala Şahin Paşa Medresesi, günümüzde artık rengârenk bir çocuk kütüphanesi!
KÜLTÜR ZİYAFETİ
Çocuk kütüphanesi deyip geçmeyin. Kütüphanenin tarihi ve mistik atmosferi, genç nesillere ve meraklılarına “kültür ziyafeti” yaşatmaktadır. Sıradan bir kütüphanenin çok ötesinde, içinde barındırdığı medrese mimarisiyle harmanlanan rengârenk çocuk mobilyaları ve kitaplar, okul çağındaki bir çocuk için zaten yeterince ilgi çekici boyutta. Çocuğun kafasında yer edinen kütüphane imgesinden tamamen farklı bir yapıyı çocuğa tasvir etmiş oluyorsunuz. Bir kütüphane düşünün içinde bir çocuğun hayatında belki de ilk kez duyacağı “medrese” kelimesini barındırıyor. Medrese ve tasvirlerin beraberinde getirdiği sözcüklerin kelime dağarcığına katkısı yadsınamaz. Hele medreseden kütüphaneye dönüşüm serüvenini dinlerken Bursa’nın tarihine ve kültürüne verilen değeri daha da özümseyecek. Tarih ve kitaplar ancak bu kadar mükemmel bir şekilde buluşturulabilirdi…
Erken çocukluk döneminde edinilen okuma, öğrenme ve araştırma alışkanlıkları sihirli bir değnek etkisine sahiptir. Yararlı alışkanlıkların gücü fiziksel, duygusal, zihinsel ve toplumsal tutumlara kadar yön verir. Okul ve ebeveyn işbirliğinin rolü çocuk üzerinde her zaman büyüktür. Bu nedenle okul öncesi veya okul çağındaki çocuklarımıza önce yaşadığımız şehri ve o şehrin kültürel mirasını tanıtmak için çabalamak gerek.
Hadi tüm bahaneleri bir kenara bırakalım. Kitaplar pahalı ise, kütüphaneler ücretsiz. Şehrimizi tanımaya toplu taşımanın ulaşabildiği tüm lokasyonlardan başlayarak adım atabiliriz. Hiçbir bahane başarının yerini tutamaz. Bir şehri tanımaya nereden başlanır sorusuna cevaben, rotamızın başlangıç noktasını ‘Kütüphane Haftası’nı da dikkate alarak kütüphanelere çevirebiliriz.
Her gününüz yeni bir bilgi edinerek geçsin…
Kaynak:
https://www.sondakika.com/kultur-sanat/haber-osmanli-nin-ilk-medresesi-cocuk-kutuphanesi-2889718/
https://www.bursa.com.tr/tr/mekan/lala-sahin-pasa-medresesi-279/
https://www.bursa.com/wiki/Lala_Sahin_Pasa_Hisar_Medresesi_
https://dergipark.org.tr/tr
https://www.bursaarastirmalarimerkezi.com/osmanli-donemi-bursa-kutuphaneleri/