Araştırmacı Yazar Uğur Ozan Özen
Varanoğlu Matbaası’nın kurucusu Hayri Varanoğlu 1944 yılında doğmuştur. Dokuz kardeştir. 1922 yılında, babasının ve annesinin aileleri, Selânik’ten Bursa’ya gelir.
Annesi Rukiye Hanım, 5 Eylül 1897’de (1313) doğmuş, 16 Şubat 1972’de vefat etmiştir. Selânik’ten gemiyle İzmir’e geldiğinde (Eylül 1922) İzmir ve çevresinin kurtuluş günlerine tanık olur. Annesinin Selânik’teki evi ile Atatürk’ün evi arasında bir sokak vardır. Aileler birbirini tanır. Annesinin ailesi Bursa’ya gelince, o dönemin yöneticileri, aileye Heykel civarında Rumlardan kalan büyük bir ev verir. Aile burasının kapısı, penceresi yok diyerek evi istememiştir.
Babası Zeynel Bey, 1880’de (1296) doğmuş, 7 Ekim 1950’de vefat etmiş, Emirsultan Mezarlığı’nda defnedilmiştir.
Anne ve babası evlendikten sonra kısa bir süre Umurbey’de oturmuştur. Sonrasında aile önce Şıble’ye, oradan da Yeni Mahalle’ye yerleşmiştir.
Ağabeyi Sabri Varanoğlu, 1951-1952 yıllarında Ant gazetesini çıkaran Taşman Matbaası’nda çalışmıştır. 1957 yılında vefat ettiğinde daha 19 yaşındadır. Emirsultan Mezarlığı’na defnedilir. Günümüzde mezar yeri belli değildir.
Hayri Varanoğlu, Namık Kemal İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra, 1956 yılında, Yeni Basımevi’nde çalışan ve Yeni Mahalle’den komşuları Zühtü Sivritepe vasıtasıyla, Fahri Erbasın’ın sahibi olduğu Emek Matbaası’nda çalışmaya başlamıştır. Sabri Varanoğlu, Zühtü Sivritepe ile Fahri Erbasın arkadaştır. Ayrıca Zühtü Sivritepe ve Fahri Erbasın da sanat okulunda öğrencilik yıllarından beri birbirini tanımaktadır.
Beş sene kadar Emek Matbaası’nda çalıştıktan sonra Sultanahmet Camii’nin üst tarafındaki Hilal Matbaası’nda (Bu matbaa büyüktür. O yıllarda 7-8 kişi çalışmaktadır.) çalışan dayısı İstanbul’dan gelip onu yanına alır. Dayısının Kadıköy’deki evinde kalır. Her gün motorla veya vapurla Sirkeci’ye veya Kadıköy’e gider. Oradan matbaaya geçer.
Dayısı matbaada montördür. Makineyi söker, takar, çalışır hale getiren önemli bir ustadır.
Hayri Varanoğlu. 30 Ağustos 1962. Pedal makinesinde 25&35 kâğıt basıyor. (Emek Basımevi)
Hayri Varanoğlu aynı yıllarda, Sultanahmet Camii’nin üst tarafındaki Ticari İlimler Akademisi’nde akşamları Matbaacılık Okulu’nda eğitim görmeye başlar. Hürriyet gazetesinden Salih Karabay, Son Havadis gazetesinden Haydar Gür, matbaa malzemesi satan Tahsin Barlan ve daha birçok kişi burada ders verir. Dört sene sonra mezun olur. 1965 yılında, Bursa’ya döndükten iki gün sonra askere gider. Diyarbakır Kolordu matbaasında askerliğini yapar.
1967 yılında, askerden döndükten iki gün sonra, perşembe veya cuma günü, Fidan Hanı’nda Başköylü Erbil Selçuk ve Kadri Bey’in sahibi olduğu Temiziş Matbaası’na gider. Kendisinden iki yaş büyük olan Erbil Selçuk, Taşman Matbaası’nın sahibi Recai Taşman’ın elemana ihtiyacı olduğu söyler. Recai Taşman matbaaya gelir. Hayri Varanoğlu daha önce Emek Matbaası’nda çalıştığını ve askerden yeni döndüğünü söyler. Recai Taşman, “Pazartesi gel, işe başla” der.
Hayri Varanoğlu, Kent Otel’in, Çelik Palas’ın, Gönlü Ferah’ın işleri yapılan Taşman Matbaası’nda çalışmaya başladıktan iki ay sonra, matbaada daha tecrübeli kişiler olmasına rağmen, Recai Taşman tarafından ustalığa terfi eder. 1 milyon lira maaş almaya başlar ki bu rakam, o yıllarda ortalama matbaacı maaşının çok üzerindedir.
ÖZVAR MATBAASI
Tophane Endüstri Meslek Lisesi’nde resim öğretmeni Süleyman Öztosun (d. 1920), Taşman Matbaası’nda teknik resim kitabını bastırırken aklının kenarında matbaa kurmak vardır. 14 ay boyunca Hayri Varanoğlu’nu takip eder. Aklındaki fikir olgunlaşınca matbaa çalışanlarından Reşat Gürsu’ya ve Aziz Bey’e Hayri Varanoğlu ile ilgili düşüncelerini sorar. Reşat Gürsu “Hocam tereddüt etme, hemen ortak ol” deyince Hayri Varanoğlu’na düşüncesini dile getirir. Hayri Varanoğlu ortaklık meselesini Recai Taşman’a söyler. Ayrılmak için izin ister. Recai Taşman da kabul edince 1968 yılının 12 veya 14 Şubat’ında, Özvar adıyla Tomruk Önü Caddesi, Ertaş İşhanı’nın köşesinde matbaa açılır (Ulu Camii’nin yanındaki tespihcilerden aşağıya inilince havlucular, bakırcıların köşesi, eski Dilek Havlu’nun karşısı). Matbaanın adı, Süleyman Öztosun’un soyadındaki “Öz” ile Hayri Varanoğlu’nun soyadının “Var” birleşmesinden oluşur. 12’şer bin lira sermaye ile (24 bin lira) kurulmuştur. Matbaa üç katlı, her kat 16 metrekaredir.
Kısa bir süre sonra, Recai Taşman Özvar Matbaası’na gelir. İzin verdiği için pişman olmuştur. Hayri Varanoğlu’na “Oğlum ben sana nasıl peki dedim. Ben matbaayı sana bırakacaktım” der. Hayri Varanoğlu “Abi benim param yok” cevabını verince, Recai Taşman da “Ne parası oğlum” diye cevap verir. Artık matbaa açılmış, Hayri Varanoğlu kendisine yeni yol çizmiştir.
Özvar Matbaası’nda çalışanlar: İbrahim Öztosun (Süleyman Öztosun’un oğlu), Fevzi Altındağ, Necati Norman (Norman Matbaası’nı kurmuştur. Babasının adı Hasan’dır. 28 Kasım 1948’de doğmuş, 13 Haziran 2005’te vefat etmiş Hamitler Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir), Orhan Engin, Hüseyin Karatay, Kasım Bey (soyadını tespit edemedim).
Süleyman Öztosun’un Coşkun Öz, Süleyman Berkan, Osman Yürek, Emin Tekkol, Faruk Tekkol gibi birçok sanayicileri tanıması sebebiyle matbaa işi bulmakta zorluk çekmemiştir. Zaman geçtikçe eski matbaa makineleri ihtiyaca yetmez. 1974 yılında Heindenberg matbaasını 121 bin 500 liraya (93 bin lira makineye, 28 bin 500 lira gümrüğe verilmiştir.), iki yıl sonra daha büyük matbaa makinesi 128 bin liraya satın alınmıştır. Bu iki makine hâlâ kullanılmaktadır.
Muvaffak İnan, Kayserili Ahmet, Hayri Varanoğlu, Fahri Erbasın, Necati Norman. Emek Basımevi'nin ilk yerinde
VARANOĞLU ADIYLA YENİ BAŞLANGIÇ
1978 yılının Kasım ayında, Hayri Varanoğlu ortaklıktan ayrılıp Celal Bayar Caddesi’nde (Gazcılar Caddesi) Beysel Pasajı’nın alt katında Varanoğlu Matbaası’nı kurması hayatında yeni bir aşamadır. Özvar Matbaası da adını değiştirip Sun Matbaası adıyla devam etmiştir. Daha önce çalıştığı sanayici, noterler ve başka birçok kurum Hayri Varanoğlu ile çalışmaya devam eder. Bursa, Tekirdağ, Edremit, Balıkesir, İznik, Bandırma, Yenişehir, Yalova’daki 35 notere protesto, noter kâğıdı, vekâletname basar. Etiket, antentli kâğıt, zarf, fatura, irsaliye ve benzeri her şey matbaanın çalışma alanındadır.
Varanoğlu Matbaası’nın işleri arttıkça yeni yer arayışına gidilir. 1991 yılında 80 metrekarelik daha büyük mekâna geçilir. Kısa süre Kayhan Mahallesi’nde kalındıktan sonra adliyenin üst tarafında 300 metrekarelik başka bir yere taşınılır. 2005 yılına gelindiğinde, Hayri Varanoğlu Karaman Mahallesi Sanayi Caddesi’nde arsa satın almış, iki yıl süren inşaattan sonra nihayet kendi matbaasına kavuşmuştur.
2010’lu yıllarda matbaanın yönetimini oğlu Ferruh Varanoğlu’na bırakmıştır.
Varanoğlu Matbaası’nda çalışanlar: Hüseyin Karatay, Kemal Dündar (d. 1935), Kent Matbası’ndan Mehmet Bey (soyadını tespit edemedim).
Matbaa çalışanı Mustafa Özbürün’ün anlatımı:
“1967 yılında Bursa’da doğdum. Annemin ailesi Selânikten, babamın ailesi Artvin’den Kastamonu’ya, oradan da Bursa’ya göç etmiş.
Ferruh Varanoğlu ile Bursa Erkek Lisesi’nde arkadaştık. 1982-83’ün yaz tatillerinde Hayri abiye yardım ederdim. Ferruh ile ham matbaada çalışıp hem de birlikte vakit geçiriyorduk. Akşamları Heykel turu yapıyorduk. Geziyorduk. Çok maceramız var. Bursa Erkek lisesinden çıkarız. Yağmur, çamur. Matbaaya geliriz. Ayakkabılar su alırdı. Cantığımızı yeriz. Sonra matbaada çalışmaya başlarız. İşin yetişmesi gerekiyor.
Hayri Abi ‘Bu kâğıdın kokusunu aldın mı, buradan çıkamazsın’ derdi.
Matbaanın güzel tarafı, bir şey üretiyorsun. Hurufat diziyordum. Tek tek harflerle uğraşıyoruz. Fatura bile olsa sen diziyorsun. Harman yapıyorsun.
1984’de babam öldü. Ailemin ihtiyaçları vardı. Hayat başka yola sevk etti. Askerden döndükten sonra Tofaş’a yedek parça yapan bir firmada, sonra Bursa Devlet Hastanesi’nde güvenlik amiri olarak çalıştım. Emekli oldum. Şimdi bir arkadaşımın yanında çalışıyorum.
Matbaada anılarım var. Bir gün kâğı,t makinenin içinde kaldı. Kâğıt numaralı. Biri dahi ziyan olmamalı. Makine çalışırken alayım dedim. Maşa elimi tuttu. Deri koptu. Hala izi vardır. Pansuman yaptık. Eve gittim. Babam ‘ne oldu?’ diye sordu. Anlattım. ‘Bir şey olmaz oğlum, meslek girmiş’ dedi.
Hayri Abi kâğıtları keserken hiç ziyan etmezdi.”
Not: Ferruh ve Hayri Varanoğlu ile 14 Ağustos 2021’de Varanoğlu Matbaası’nda görüşülmüştür. Fotoğraflar Hayri Varanoğlu’nun arşivindendir.