Kıymetli okur…
Sıcak temmuz ve ağustos ayları, aynı zamanda millet olarak tarihin en acı olayları gibi en parlak zaferlerini yaşadığımız önemli günlerin de yıl dönümüne denk gelir…
Anadolu’da 105 yıl önce 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılarca işgaliyle başlayan kara günlerin acısını, Bursa da 8 Temmuz 1920’den itibaren tam 2 yıl 2 ay 2 gün boyunca yaşamak zorunda kaldı.
Neler yaşanmadı ki o yıllarda…
Arkasına emperyalist devletleri alan düşman, Türk milletini ebedi yurdundan kazımaya, yok etmeye gelmişti.
Ülkeyi 15 yıllığına İngiliz mandası yapmak isteyen Sultan Vahdettin ve İstanbul Hükümeti’nin teslimiyetçi hali, yetmezmiş gibi Yunan ordusunu halifenin ordusu ilan etmeleri, milli mücadele yanlılarının katlini helal kılan fetvalar, hainler, işbirlikçiler, düşmanın ilerlemesini kolaylaştırmak amacıyla çıkarılan isyanlar…
Nihayetinde bir avuç vatan evladının özgürlük için, vatan için yaktıkları çoban ateşi, öylesine büyüdü ki Türk Milleti’nin ebedi önderi Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya Tamiminde vurgu yaptığı gibi milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtardı…
Gerçekten de milli mücadelenin finaline doğru Sakarya Savaşı ile ebedi Türk Yurdu’nda gözü olanlara bu toprakları dar edeceğimizi gösterdik,
30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’daki Başkumandanlık Meydan Muharebesi ile de “gelenleri geldikleri gibi göndereceğimizi” bütün dünyaya ilan ettik.
Ne acıdır ki bugün;
O kara günleri aydınlığa çeviren şanlı kurtuluş destanımızın büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına dil uzatanların, hakaret edenlerin sayısı azımsanamayacak bir sayıya ulaştı.
Üstelik bu kesimin, söylem ve eylemlerinin 100 küsür yıl önce olduğu gibi “Evvela Allah’a, sonra İngilizlere güvenen, utanmadan Yunan işgal güçlerini halife sultanın ordusu kabul edenlerden de hiçbir farkı yok…
Dolayısıyla Şehrengiz’in 148. sayısına;
Anadolu’da 1919-1922 tarihleri arasında neler yaşandığını hatırlatmak amacıyla iki önemli dosya konusunu çalıştık.
Gazeteci İbrahim Öge, Batı Anadolu'dan sonra Bursa ve yöresinde ulusal direnişi örgütleyip, İstanbul Hükümeti’ne kafa tutan, Sultan Vahdettin’in Mustafa Kemal Paşa’nın yanından ayrılması karşılığında para makam ve köşk teklifini reddeden vatan aşığı bir Türk subayı Albay Bekir Sami Bey’in hikayesini sayfalarımıza taşıdı…
Araştırmacı/Yazar ve Eğitimci Ömer Faruk Dinçel de Anadolu’ya soykırım yapmaya giren Yunan Ordusunun, Bursa’nın her yanında olduğu gibi Rum ve Ermeni çetelerin de desteğiyle Marmara sahilindeki kasaba ve köylerde imza attığı katliamları ele aldı…
Bu sayımızda ayrıca;
Araştırmacı/Yazar Uğur Ozan Özen’in Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu yıl üçüncüsünü Bursa’da 1-9 Haziran tarihleri arasında düzenlediği Kültür Yolu Festivali’ne dair izlenimlerini okuyacaksınız.
Tarih sevdalısı Ender Şen ise sağlık tarihine evrensel değerler ışığında çağdaş bir yorumla yeni bir bakış getiren Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi’nin hikayesini kaleme aldı.
Yine “Günün ilk ışıklarında/Şöyle bir baktım Bursa'ya/Uludağ mağrur, eteklerinde sis/Buluta girmiş binlerce tesis” diyen Şair Basri Gürses’in Şehrengiz’e gönderdiği “Yeşilin Simgesi” isimli şiirini de keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.
Özetle yine dopdolu bir içerikle huzurlarınızdayız…
Yeni sayımızda buluşmak dileğiyle;
30 Ağustos Zafer Bayramımız ve Türk Silahlı Kuvvetler Günümüz kutlu olsun…