Aptal Yerine Konmak!

“-Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz…

-PKK’lı cenazesine gitmeyen vekile soruşturma açarım…

-Abdullah Öcalan’a özgürlük…

-PKK bir halk hareketidir…

-Öz yönetimi inşa edeceğiz…

-HDP Öcalan’ın projesidir…

-Kandil savaş merkezi değil, barış merkezidir…

-PKK’lı gençler onurumuzdur, sahip çıkacağız…”

Bu cümleler şimdi cezaevinde bulunan HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’a ait.

***

“-Öcalan Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlıyor…

-Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti var…

-Bebek katili denen adam bize geleceği gösterdi…

-Öcalan Ortadoğu’da Türkiye’nin önünü açıyor…

-Öcalan ölmeyi değil, yaşamayı seçti…

-Sürecin en önemli aktörlerinden Öcalan’ın talepleri normaldir, meşrudur…

-Öcalan Türkiye’nin ve bölgenin reel politiğini daha iyi değerlendiriyor…

-Beğenseniz de beğenmeseniz de Öcalan Kürtlerin lideridir…

PKK bir terör örgütü değil, halk hareketidir…”

Bu cümleler de “çözüm” diye yutturulan “ihanet süreci”nde iktidar partisinin mensup ve yandaşlarına ait.

***

“-HDP’nin parlamentoda olması çok önemli…

-Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. Devlet dediğimiz kurum gayrı meşru organla muhatap olmaz. Bu meşru organ HDP’dir…

-Bir Kürt sorunumuz vardır ve bunun yegâne çözüm merci TBMM’dir. Meclis’teki siyasi partilerin tamamıdır, doğal olarak buna HDP de dahildir.

-HDP Meclis’te varlığı olan legal bir partidir ve hukuk karşısında meşrudur…”

Bu cümleler de muhalefet partilerinin temsilci ve yazar çizerlerine ait…

Dünyadan ayrılmadan önce “son isteğiniz ne olurdu?” sorusuna “Demirtaş’ın özgür kaldığını görmek” şeklinde cevap veren sanatçılar,

Her fırsatta ama ile başlayan cümlelerle put haline getirdikleri HDP’nin çılgınca propagandasını yapan sözüm ona aydın, yazar çizer, akademisyen tayfası da var…

***

Peki neden?

“HEP” yani Halkın Emek Partisi adıyla 1990’da kurulan ve 1991’den itibaren TBMM’de isim değiştirerek de olsa temsilini sürdüren bu bölücü yapının üniter bir devlet olan Türkiye’de bu kadar parlatılmasını neye bağlamak gerekiyor?

1918’de ABD Başkanı Wilson’un coğrafyamızda “Kürdistan ve Ermenistan” devleti kurulmasını isteyen ilkeleri doğrultusunda siyaset yapan HDP aşkının sebebi nedir?

Diğer partilerin iktidarda kalma veya koltuğu ele geçirme adına ürettikleri örtülü iktidar formülü mü?

Bu kadar basit bir cevap olamaz herhalde!

***

Güvenlik güçlerimizin terörle mücadelede büyük başarılar elde ettiği son dönemde bu söylemlerle hedeflenen nedir?

Ülkenin çıkarlarını göz ardı eden hatta TBMM çatısı altında “sözde Ermeni soykırım yalanını kabul edin” diye çağrı yapabilecek kadar alçaklaşan HDP, “demokrasi adına allanıp pullanıp çıkartıldığı sahneden neden indirilmek” istenmiyor?

Sahi neden bu ülkede milyonlarca insana böyle bir zihniyet tercih olarak dayatılıyor?

***

Anlaşılan o ki bu HDP aşkı;

Foreign Policy Dergisi’nde CFR’nin meşhur uzmanı Steven Cook’un Türkiye’ye dair kaleme aldığı kehanetleri gibi, dünden bugüne Türk milliyetçilerini hedefe oturtan ABD’nin Başkanı Biden’in bizi dış politika tehdidi olarak sunmasıyla ilgili…

Dolayısıyla olan biteni, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde donatıp/eğittiği terör örgütü PKK/YPG’yle devriyeler atması gibi, son günlerde bazı gazetecilerin ağızlarından dökülen, “Böyle bir kutuplaşmayla 2023 seçimi kaybet-kaybet seçimidir. Hem kazanan için hem kaybeden için kaybet. Kan akabilir, tansiyon çok yükselir. O yüzden hem muhalefet hem iktidara seçimlerden önce sistem değişikliği çağrısında bulunuyorum hatta yalvarıyorum” cümleleriyle değerlendirmek veya cevaplamak daha kolay…

***

Anlaşılan o ki “federasyoncu” proje ve uygulamalardan sonuç alamayanlar, niyeti hepten bozmuş…

O yüzden olsa gerek Türk milletinin aklıyla alay edip, aptal yerine koyuyorlar…

Şimdi soruyu bir kez daha yenileyelim:

Wilson ilkelerini anayasa kabul eden HDP aşkının sebebi nedir?